YEŞİL’E DÖN, GELECEĞE NEFES VER
Nefes arıyoruz ama nefes alamıyoruz…
Oksijenin Son Durağı
Oksijene hasretiz. Ağaca, toprağa, çiçeğe çok uzağız. Sağımız beton, solumuz başka bir beton. Daracık alanlardan taşan doğa özlemimizi story’lerle, reels’lerle gidermeye çalışıyoruz. Yani biz nefes almaya sadece öykünüyoruz.
Bize “haydi gelin, burada hayat çok yeşil” diyen yepyeni yaşam alanları var, biliyoruz; duyuyoruz. Lakin gidemiyoruz. Bunun bir de işe dönüş yolu var, ters trafiği var. Çocuğumuzun okulu var, evin alışverişi var, sinemaya gitmek istemek var… Yani hayatı bırakıp dağlara, kırlara gidemiyoruz.
Hayat tam yanımızdayken o özlemini duyduğumuz, derin bir nefes alacağımız yaşam bizim olduğumuz yere gelse.
Doya doya oksijen, doya doya yeşil, doya doya şehir olsa!
Anadolu Yakası elinizin altında, Avrupa Yakası sadece 8 dakika uzağımızda olsa!
Şu meşhur Gata Ormanı var ya, nam-ı diğer İstanbul’un akciğeri; işte o ormanın ferah ve temiz havası pencerenizi açtığınızda yüzünüze çarpsa!
Yağmur yağarken mis gibi toprak kokusuyla, kar yağdığında eşsiz manzarasıyla, sıcak yaz günlerinde tatili aratmayacak imkânlarıyla, çocuğunuzun düşlerini gerçek yapacak alanlarıyla size derin bir nefes aldıracak yepyeni bir yaşam olsa!
Benesta Acıbadem’i duydunuz mu?